Büyük Kafalılık
MÜMİN GENÇ KIZ BÜYÜK HEDEFLİDİR
Haydi şimdi bir çocukluk yıllarımıza gidelim. Büyüyünce ne olacaksın denildiğinde art arda
meslek sıraladığımız yıllara. Sanki seslenince bütün dünyaya sesimizi duyurabiliriz sandığımız
yıllara. O vakitler bu kadar hayal, hedef kuran bizlere ne oldu? Yaşadıkça, gün
geçtikçe, hayallerimiz neden küçüldü?Mesela daha çocukken hem hafız hem doktor olmak
isteyen bir çocuk bunu ebeveynlerine söylediğinde; “Öyle olur mu yavrum, birisini seç”
cevabını aldı. Bu cevabı alan çocuk, büyüyünce de hedeflerini gözünde büyültmekten ne hafız
olabildi, ne de doktor.
Bunun üzerinden de diyebiliriz ki bir anne-baba çocuğuna namazı, tahareti aşıladığı gibi büyük
hedefliliği de aşılamalıdır.
Evet, ümmetçe sorunlarımızdan bir sorundur, küçük hedeflilik. Kısıtlandırılan hayaller, imkan
yetersizliliği, küçük hedeflilerle oturup kalkmak bu sorunun başlıca nedenlerinden olmuştur.
Küçük düşünme ve dar hedeflilik sorunlarının kendimizde gözle görülmeyen fakat daha sonra
patlak verecek bir virüs olarak görmeliyiz. Özellikle de vurgu yapmak istediğim “Mü’mine Genç
Kızlar”!
Çünkü biliyoruz ki, genç başlı başınca bir umut noktası, bu da “Mü’min Genç Kız” ile birleşince
de farklı bir anlam kazanıyor. Umudun gençten, dirilişin kadından beklendiği gibi.
Kanının deli deli aktığı yıllarda güçlü ve çevikken tek hedefi güzel bir evlilik yapmak olan kız
değil kastımız. Deli deli akan kanının bile çalışıp çabaladığı Allah yolunda kendisine şahitlik
etmesini isteyen, gerek konuşmasıyla, gerek yazmasıyla, yürüşüyle, hayata bakış tarzıyla, büyük
kafalılığıyla farklılığını hissettiren “Mümin Genç Kız” kastımız.
Akranları sadece namazlarına yoğunlaşıp “En alt cennette olsak da, razıyız. Yeter ki cennet
olsun. ” derken; ”Mümin Genç Kız” sadece kendi ahiretini değil, Alem-i İslam’ın ahiretini dert
edip, İslam aleminde derin izler bırakmayı hedef alan, kendisini Firdevs’e ayarlayan, ”Arşın
Gölgesi benim yerimdir. ” diye ahiret hedefleri bile büyük olan kız.
Ona hedefi sorulduğunda “Bunu konuşmamız için epeyce bir zaman ihtiyacımız var. ” diyecek
kadar ileri için planlar yapan kız. Belki de bunu içinde saklayan, hedefini yapana kadar
“Rabb’imle aramdaki sözdür. ” deyip susandır. Namazını dahi, yapması gereken vazife
değil, Mi’rac anı olarak bilen, ibadetlerine bile büyük bakan kız.
“Mü’min genç kız nasıl büyük düşünür?” diye bir başlık açalım;
1. Örneği büyük olmalıdır. Yaşıtları annesini, falan hocayı örnek alırken, mü’min genç
kız;Aişe Anasını, Meryem Anasını örnek alır. ”İlim sahibi olacaksam Aişe Anam gibi
olayım. İffetimde kimseninki gibi değil, Meryem Annemin iffeti gibi olmalı. Benimhedefim on dört yüzyıl geçse de isimleri hala anılacak kadar büyük işler yapanlar
olmalı!” diyebilmeli büyük düşünen genç kız.
Tabi ki sadece örnek alıp, yerinde saymak değildir yaptığı. Ağzımıza aldığığımız bu
örneklerin de hakkını vermek gerekir. Nesibe Annesini kendisine örnek
alan, televizyonun karşısında muhallebi gibi gevşeyemez. Alınan örneğin hakkını
vermek, mü’min kıza yakışan tavırdır.
2. Mü’min kız büyük düşünür fakat gerçekçidir de. Kastım hedefe sınır koymak
değildir, asla!Fakat daha anne-babasını razı edemeyen genç, nasıl ümmete muhaddise
olabilir?Bu ümmetin ne fakihesi , ne müderrisesi , ne de muhaddisesi olabilir. Anne-
baba rızasının, Allah’ın rızası olduğunu biliyoruz. Kazanılması gereken bir anne-baba
rızası varken de bu ümmetten yük alan değil, yük olan olunur. Gerçekçi düşünmekten
kastımız da budur.
3. İnsan etrafına göre şekil almaya müsait olduğundan çevresini kendisinden de büyük
düşünen kimselerden seçer, büyük düşünenlerle oturup kalkar genç kız. Onun
çevresi, yarın ne yiyeceğini değil, cennet sofralarının nimetlerini düşünecek kalitede
olmalıdır.
4. Bizim hayallerimiz büyüktür ama bu hayaller altında yatan niyetlerle anlam kazanır. Ben
ileride yazar olacağım, der. Ben ümmetime hizmet için doktor olacağım, ümmetin
açlığını çektiği nesil için evleneceğim, dediği gibi. Bu sebeple mü’min kız büyük hayal
kurar, altında yatan niyetlerin büyüklüğü gibi.
5. Her büyük düşünmeye niyet eden mümin genç kızın; “Ölmeden Önce Yapmak
İstediklerim” diye bir defteri olmalıdır. Bir defteri bitirip, diğerine geçecek kadar
hedefinin olması gerekir. O dolu dolu hedeflerini yazdığı deftere bir tik bile atamadan
ölse de, kazançtadır. Çünkü bizim yapmaya niyet ettiklerimize bile yapmış gibi sevap
yazan bir dinimiz var, elhamdülillah.
Bu beş maddeyi hayatımıza aksettirmeliyiz. Kolay değil elbette. Vermemiz gereken
büyük kafalılık mücadelesi var. Unutmayalım ki; dinimiz yaptıklarımızdan önce
niyetlerimize bakmaktadır.
Bu yoldaki en büyük engelimiz ise küçük düşünenlerdir.
”Büyük adamların gözünde büyük işler dahi küçülürken, küçük adamların gözünde
küçük işer dahi büyür. ”
Büyük kafalılık mücadelemiz mübarek olsun.
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.