Ebedi Sonsuza
Meydan muharebe o gün hasrete dair ne varsa hepsiydi.
Uzaktan dolanıp yüzüme esen rüzgar kılıcını bir düşmana saplarcasına kuşanıp, bağrımı her zerresine ayırına kadar kesip biçiyordu.
Deniz kayalara değil, beni baştan aşağıya ıslatıp bir köpükte boğacakmışcasına çarpıyordu limanıma.
Batırıyordu bütün gemilerimi.
Âh mermileri vuruyordu şakağımdan.
Ruhum ayrılmadan.
Ben alıp gidiyordum mefta kalbimi ondan.
Amansız çalıyordum yar otağının kapılarını, Takatim paçalarımdan sarkıyordu.
Yok mu bir kuvvet tutuverse kollarımdan sarıp sarmalasa?
İnancımın bittiği yerde aralasa sonsuzluğun kapılarını.
Huzura gark etse sadrıma kazınan gayya kuyularını.
Unutulmaz Temmuz’un o ilk akşamı
Fecirde verilen sözlerin kelepçeli bilekleri
Umudum örselenir, tükenmez âh ile eyvahı
Susmalı..
Kavuşmadan da yaşanırmış bazı şeyler;
Âşk gibi.
Ben arkada bekleyenlerin en birincisi.
Ellerin duymadığı feryatlarda ruhum dağlar altında ezeli.
Uzaklara daldım, bakışlarım kaybetmez izini
Ben korkmuyorum seninle gireceğim sonsuz savaştan.
Haramiler sararken dört kuşaktan
Beklerim yinede en sökmez şafakta.
Kayıp oldum ebedi sonsuzluğun ufkunda
Avareyim, divaneyim, esirinim kalbine namzet.
De bana; ecel mi erken gelir, sen mi?
GÖZDE GÜNEYLİ
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.