Eskiye Dair
Zamanı geriye sarsak diyorum,
Akrep kovalamaktan vazgeçse yelkovanı.
Kelebeklerin kanat çırpışı hiç durmasa,
Kuş cıvıltıları yükselse ağaçlardan,
Ve sokaklar,
Yalnızca çocukların sesiyle çınlasa.
Dondurma arabaları gözükse her köşe başında.
Seven sevdiğine muhallebi ısmarlasa,
Bir gazoz da olur aslında, ne bileyim işte!
Sonra uçurtma uçursak,
Elimizi kesse de uçurtmanın ipi,
Gözümüzü ayırmasak hiç gökyüzünde süzülen uçurtmadan.
Ya da sohbet etsek uzun uzun,
Buharı tüten bir çay eşliğinde.
Dedemizin her gece anlattığı masalları,
Tekrar tekrar dinlesek bıkıp usanmadan.
En sevdiğimiz oyuncağa sarılıp uyurken,
Ay eşlik etse düşlerimize.
Bir ağacın tepesine tırmanıp
Karadut yesek mesela.
En sevdiğimiz çiçeği koparmak yerine
Alıp bahçemize diksek.
Bisiklet sürsek sonra,
Misket oynadığımız caddelerde.
O soğuk kış gecelerimize,
Üstünde kestane pişirdiğimiz,
Bir odun sobası eşlik etse.
Bir gaz lambası da olur elbette.
Çamurdan oyuncaklarımız,
Kumdan kalelerimiz olsa,
Ve yüreğimizi sığdırabilsek bütün bunlara.
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.