Ey Aşk!
Her ne kadar dünyanın içinde yaşıyor olsamda , bir o kadarda dünyanın dışında yaşıyorum hayatımı.
Ne kadar dünya nimetlerine ihtiyacım ve muhtaçlığım var ise, bir o kadarda talep ve tenezzülüm yok.
Ne kadar gerçekçi gibi yaşıyor olsamda hayatı, bir o kadarda gerçek olmadığına vukufiyetim var.
Her ne kadar kimsesizmiş gibi yaşıyor olsamda hayatı öyle bir kimsem varki, O, bütün kimsesizlerin kimsesi.
Her ne kadar günahkar bir şekilde yaşıyor olsamda bu hayatı, rahmeti günahlarımdan da büyük bir Allah var.
Her ne kadar dingin bir deniz gibi duruyor olsamda, bir yanar dağ gibi kaynayıp durur özüm.
Ne nefsimi ezip Rabbime kavuşmuşluğum var, ne de nefsimin esiri olup Rabbime isyan etmişliğim.
Ne aşk ile yanmışlığım var, nede aşksız kalmışlığım.
Ne fena haline erişmişliğim var, nede dünya haline gönül rızam.
Ey AŞK!
Ya al beni kendine, yada bırak beni kendi kendime.
Ya yak beni ateşinle, yada söndür içimdeki yangını.
Ya vuslatı ver bana, yada hicranda bırakma.
Ya dost için al canımı, yada göz dikme canıma.
Ya kavuştur huzura, yada huzursuz etme beni.
EY AŞK!
Ben sana talip iken, beni kendinden mahrum bırakma!
Ya al bu aklımı senin uğruna, yada çık aklımdan da bakayım yoluma.
Emre erturan
@emreerturan
Menzilin tayin edilmemiştir azizim. Boş menzile varsan ne varmasan ne?
Vakti gelmeyen çiçek açmaz imiş. Yana yana bekliyoruz filizlenmeyi. Tohumumuz bambu ağacının tohumundan olsa dahi bekliyoruz filizlenmeyi.
Yaptığımız onca boş eylem arasından daha iyi değil mi beklemek. Kötü bir gönülde filizlenip sağlığa zararlı yüzlerce yemiş vermektense güzel bir gönülde yeşerip hiç yemiş bahşetmezse bile orda yeşer. Gönül, iyiliklerin misafirhanesidir. Düşüncede yeşeren kötülükleri alma oraya
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.