Ey Kalbim!
Ey Kalbim!
Bende bir parça güzellik var ise eğer,
Biliyorum ki,
Bunun tek sebebi sendeki güzelliktir.
Peki ya senin bu denli güzel olma sebebin nedir?
Fıtratından dolayı mı böyle güzelsin?
Yoksa içinde barındırdığından mı gelir bu güzellik?
Özüne yerleştirdiğinin zarifliğinden midir diline vuranlar?
Yoksa sözlerin zarif olduğu için mi, inceliyorsun dilinden dökülenler karşısında?
Ey Kalbim!
Ne bilsin, aşk derdine düşmeyen kalp senin halini?
Ne bilsin, hep bedenimdeyken, her anında başka alemlerde gezdiğini?
Ne bilsin, gök kuşağı gibi rengarenk olduğu halde, siyah beyaz filmler gibi olan yalnızlığını?
Ey Kalbim!
Sen benim gecemi aydınlatan, ay ışığım.
Gündüzleri sıcaklığın ile her yeri ısıtan güneşimsin.
Bunca yokluğun içindeki varlığım.
Tükenmek bilmeyen hazinem, sonsuzluğa yürüyen yolum, ebediyete kavuşmuş olan tek varlığımsın.
Ey Kalbim!
Kimseler bilmesede, ben biliyorum.
Hemde çok iyi biliyorum ki.
Seni sen yapan, sen değilsin.
Uğruna attığın, vücudumda dolaştırdığın kan misali, yüreğimin her bir zerresine ismini harf harf, hece hece kazıdığındır.
Ey Kalbim!
Nasıl bir yâre tutulmuşsun ki,
Seni senden alıp gitmiş.
Her her anına, her adımına, her bakışına, her işittiğine bir iz bırakmış.
Yar deyince, dilini lal, boynunu vav etmiş.
Yar dedikçe, yâr dedirtmiş…
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.