Hayat En Büyük Öğretmendir
Mehmet Amca,
Dükkanını sabahın ilk ışıklarıyla birlikte açmaya gelmişti, dara basını ağrı ağır kaldırmaya çalışıyordu, bir eli daraba da diğer eli belindeydi, her gün dara bayı kaldırırken sırtı ağrıyordu bu durum canını sıksa bile her gün tekrarlıyordu. Ağır adımlarla dükkanın içine girdi, kapının hemen arkasında sağ tarafta elektrik şalteri açtı, dükkanın içerisi tam bir renk cümbüşüne dönmüştü, ağır adımlarla ilerlemeye devam ediyordu. Karşıda sol köşede duran tabureye oturabilmek için hamle yaptı, kendisi için hızlı ve yorucu ama dışarıdan kaplumbağaya benzer bir yürüme temposunda ilerliyordu. Sol köşeye geldiğinde tabureyi tek çekişte masanın altından aldı, hızlıca oturduğu gibi çok şükür dedi. Gözüyle etrafa bakıyordu, 5-10 dakika kıpırdamadan taburenin üzerinde oturdu.
Ya Allah Bismillah dediği gibi yerinde yavaşça duvara tutunarak ayağa kalktı, masanın yan tarafında duran süpürgeyi aldı gibi yine yavaş ve ağır adımlar oturduğu yerden başlayıp yavaşça yeri süpürmeye başlamıştı. Sırtının ağrısı her zamankinden daha fazla ağrıyordu, etrafı 1 saate yakındır ağır adımlar süpürdü, geri içeri girip, süpürgeyi masanın arkasına bıraktı. Tabureyi eline alıp, dışarıya çıktı, sokağı temizleyen Selime eliyle selam verdi, Selim hemen hızlıca Mehmet Amcanın yanına doğru koşar adım geldi elinde ki süpürgeyi, dükkanın köşesine bıraktı gibi hızlıca Mehmet Amcanı elini öptüğü gibi yanına çöktü. Mehmet amca, Selim’i çok seviyordu saf, temiz ve genç yaşta hayat atılan birisi olduğu için, kendini görüyordu saf olduğu zamanları. Hayatı sevdiği zamanları hatırlıyordu şimdiye nazaran.
Mehmet Amca, yine sabahın ilk ışıklarında gelmişsin, saat daha 6’ya yeni geliyor ve sen benden bile daha erken gelip eski dükkanını açıyorsun. Neden diye sormak içimden gelse bile senin yine güzel bir cevabın vardı diye sormuyorum.
Selim, bu dükkan her daim açık kalmasını isterim, gelen yoktur giden yoktur ama severim bu dükkanı. Sabahın ilk ışığıyla dükkan açmak güzeldir, bereketlidir, insanın hayatında ki yegane kapıları aralar. Herkes düşüyor para derdine, unutuyorlar eski güzellikleri, kimisi gelir buraya bir çift ayakkabısını tamire, kimisi gider pahalı mağazalardan alır, yaptırır. Ben 30 yıldır burada tek başıma bu dükkandayım, bu dükkan benim için ev, iş, aştır. O yüzdendir herkesten önce gelirim işimin başına, o yüzdendir herkesten sonra giderim evime, hayat gayesi zordur çekilmez ama sevmeye çalışırsan ve sevebilirsin, hayat sana bilmediğin ama tadabileceğin bin bir tane duyguyu verebilir Selim. İnsan bilmediği şeyden her zaman kaçar, ama bilmek istemediğinden değil, öğreneceği şeyin ağırlığından ve zorluğundan kaçar. Kimse bu hayatta amaçsız ve nedensiz gelmez ben 30 yıl önce buldum, ondan öncesi benim için uçurum ve çukur, belki senin gibi genç olsam bu kadar derine düşmez ve yere çok kötü çarpmazdım. Ama hayat insanların her zaman uyanması gerektiğini gösteren bir öğretmendir, ben geç kaldım ama eninde sonunda yetiştim, bütün insanların yetişmesi umuduyla.
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.