İslami Düşünce Nereye

Değişim ne kadar güzel, ne kadar yenilikçi gelse de kulağımıza; ‘gelişim’ kadar etki edemez hayatımızda. Edemeyecektir de! Önemli olan ise bunu yalnızca bir metafor olarak değil de hayatımıza geçirebilmek. Yani gelişebilmek…

Baktığınızda somut farklılıklar başladı dün ve bugün arasında. Her şey sokakta misket oynayan çocukların ceplerini doldurunca kendisini zengin hissettiği günlerden; eline verilen ve ‘sus payı’ olarak kullandırtılan şeytan nispetinde ve dikdörtgen tasvirinde şeyin evlerimize girmesiyle başladı.
İnsanlar (insanımız) biyolojik etmenlerini sonuna kadar kullanamadı hiçbir zaman. Tanımadı çünkü zihnini, fikir ne demektir bilmedi o.

Güçlü bir hafıza yerini ekranlara bıraktı. Ve değişen toplumsal hafıza her ‘boş’ olgunun yanında bir ‘dolu bilgi’ götürdü. Mevzû bu kadar basit gösterildi. ’’Ne olacak, telefona yazarım, ne işe yarıyor ki zaten?’’ soruları hiç kafa kurcalamadı. Söyledim ya insanlar kendilerini tanımadılar. Kafa nedir, onu bile unuttular belkide. En kötüsü de o büyük değişimler dünyamızdan öyle şeyler götürdü ki, kimsenin ‘’nereye?’’ diye sorası bile kalmadı. Dünyamız, ‘’bizim fikir dünyamızdır!’’ demedi hiç kimse…

Bir devrim yapmak için önce bir devrim fikri öne sürülmelidir. Peki nereye, kime? Doğal olarak bir topluma. Ancak ortada bir toplum aramanız gerekecek bunun için. Yani öncelikle üstadın dediği gibi ‘’Devrim evvela devrimi devirecek!’’

İlişkiler sona erdi ve ‘sosyal’ kelimesi asıl manâsını yitirdi. Evet, zihinlerimiz gibi o da boşaltıldı. Seslerimiz hiç ‘bir’ olmadı. Çünkü ortada birlik olabilecek toplum kalmadı…

İnsanlar boş zihinlerindeki tek dolu fikir olan dini sorularına cevap bulamadığından, dini tanımadıklarından, bir oraya bir buraya savruldu. İslam’ın emir ve yasakları hep üstü kapalı anlatıldığından; fikir dünyamızla aslî anlamda baş başa kalamadık. Onlar da bunu istiyordu ya zaten! Çünkü Türk-İslam milletini ne zaman başı boş bıraksalar, hep onlardan üstün olmuştur. Bunu iyi bilirler ve felsefeleri şudur:’’ Dinlerini unutturmazsak, bizi dünyaya unutturacaklar, yok olacağız!’’ Tıpkı Osmanlı tasvirinde olduğu gibi; onları yok etmek yani…

Bizlerin tek dolu fikri olan İslam fikrini bir anda silemeyeceklerini bildiklerinden de İslam’ın o pak suretine çamur atmaya çalıştılar. ’’Gerici ve barbar Müslümanlar!’’ dediler. Evet, evet bunlar içimizde de varlar. Onları çok iyi tanıyorsunuz…

İslam medeniyetini ‘gerici’ olarak adlandırmaların sebebi ise çok basittir. Çünkü bu fikri ortaya atan ‘koyunların’ başlarına bir çoban gerekmektedir. Bu çoban da İslam kadar zengin olmalıdır ki onları, yani dünyayı yönetebilsin. İşte bundan İslam’ı yaşamamıza izin vermiyorlar, tüm dünyada, o ‘’barbar’’ dedikleri Müslümanlara zulüm ediyorlar…

Bildiklerinizi unutmaya çalışmak! Dünyanın en zor görevidir. Ve unutmaya çalıştığınız şey bir kültür, dil, tarih, din ise işiniz daha zordur. Ama eğer unutturacağınıza inanıyorsanız ve bir ‘lider(!)’ iseniz. Biraz daha kolaydır işiniz.

Fikri hürriyet … engellendi. İnsanlar düşüncelerini rahatça söyleyemez oldu. Rönesans öncesi bir toplum kaldı geriye… Avrupa’dan olmayan ama Avrupalılaşmaya çalışan bir toplum…

Hiç kimse şunu unutmasın:İSLAMÎ DÜŞÜNCE ENGELLENEMEZ!

Son Düzenleme: 1 Mayıs 2020 / 19:26
  • Okunma
  • 17 Nisan 2020
  • Deneme
  • WhatsApp Yazı Linkini Kopyala
  • 1

    Murat Şah

    @1sah

    17 Nisan 2020 / 12:57

    Aydınlığı görmezden gelerek ışık yok edilemez; Allah nurunu göstermeye devam edecektir… Duyarlılığınızı takdir ederim ☺️

    17 Nisan 2020 / 13:01

    Takdirlerinize teşekkür ederim..

    12 Mayıs 2020 / 02:36

    istifadeli bir yazı opmuş

      12 Mayıs 2020 / 08:27

      İnşallah? Teşekkürler..