Kaç Oyuncağınız Oldu?
Sahi hangimiz oyuncaklarımızın hepsini hatırlıyoruz? Büyüklerimize zorla aldırdıklarımızın yanında gelen hediyelerimiz yahut arkadaşlarımızın bizlerle paylaştığı oyuncaklar… Çok fazla değil mi? Hepsini hatırlayamayız, muhakkak en çok vakit geçirdiklerimiz en sevdiklerimiz kazınmıştır hafızamıza. Belki ilk oyuncağımız ile en çok oynamışızdır. En çok sevdiğiniz oyuncağınız ne zaman size ait oldu?
Çocukken yapmış olduğumuz bir hata var aslında. Elimizde bir oyuncak varken yeni gelen oyuncağa yoğun bir ilgi gösterir hevesleniriz. Onunla oynarız birkaç gün. Sonra düşer elimizden. Belki annelerimiz kaldırır ayak altından, bir rafa koyar, odada bir köşede kalır ama uzanmayız. Gider yine eski lakin en sevdiğimiz oyuncağımıza sarılırız. En fazla vakti de yeni gelen bir oyuncakla geçirmeyiz. Kırılır, bozulur kim bilir belki de kaybolur. Tıpkı şu an aklınızda yer edinmediği gibi. Çocukken edinmiş olduğumuz bu alışkanlık şu an devam etmiyor mu sizce de? Yeni bir insan ile tanışmak için can atıyorsunuz. Merak ediyorsunuz. Elde ettiğinizde bir süre konuşuyorsunuz. Merakınız ilginiz hevesiniz bitiyor bir hayli. Hedefiniz tanımak değil de zaman geçirmek olduğu için önemsemiyorsunuz bir süre sonra. Ve hayatınızdaki çoğu insan yeni bir oyuncak konumunda oluyor. Siz yine eski ama en sevdiklerinize gidiyorsunuz. Oysa o en sevdiğiniz ve eski olanın da bir zamanlar yeni olduğunu hatırlamamız gerekir. İnsanları oyuncaklarınız gibi görmeyin. Onları tanımak için fırsat verin. Belki de bir insandan vazgeçişiniz içinizde bir kayıp olacak. Kaybettiğiniz oyuncak değil ki yeri dolsun. İnsanları oyuncak, duyguları oyun görmeden büyüyün.
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.