Korona İle İlgili

Ne diyordu Mevlana Hazretleri;
”Elindeki sopa ile kilimi dövenin gayesi, kilimin tozunu almaktır. ”
Bugünler de içinde bulunduğumuz ”Korona Virüsü” adı altında ki imtihanın gayesi de, belki de Rabbimiz Allah (c. c)’nun bizim tozumuzu alıyor olmasıdır.

Çünkü insan içinde bulunduğu nimetlerin çoğu zaman farkında olmayıp, aksine bir de nankörü olmaktadır. Mesela bir çoğumuz yaptığımız işten memnun değiliz, azımsadığımız maaşlarımızdan memnun değiliz, rahat ve hür bir şekilde gezip dolaşabildiğimiz hayatımızdan memnun değiliz, her istediğimize her an ulaşabilme imkanına sahip iken bu nimetlerin farkında olmayıp, şükrünü eda etmek yerine isyanı içerisindeyiz.

Çünkü bu nimetlerin içinde doğmuş olmamız, bize bu sahip olduğumuz nimetleri sıradanlaştırıp, bir hak ediş veya bir insan için en temel ve olmazsa olmazlarımız arasında görmemize sebep oluyor. Halbuki bu nimetlerin hepsi Rabbimiz Allah (c. c)’nun bizlere ikramıdır.

Şimdi içinde bulunduğumuz durum itibari ile belki yakın zamanda o beğenmediğimiz işimize ara verilecek, o azımsadığımız maaşlarımız dahi kısıtlanacak ve o zaman belki de içinde bulunduğumuz nimetlerin farkına varmış olacağız.

İnsan çoğu zaman elindekinin kıymetini kaybedince anlar. Bizlerde bu yaşayıpta beğenmediğimiz hayatın kıymetini bu vesile ile az da olsa kavrayabiliriz umarım.

Maddi sebeplerden ziyade işin birde manevi sebepleri var tabi;
Bizler yeryüzünde İslamın halifesi olan bir ecdadın torunlarıyız. Allah bizim milletimize şan, şeref ve azizlik verdi. Asırlarca sadece üç kıtaya değil, cihana hükmetme şerefine nail etti.
Rabbimiz Allah (c. c) dedelerimize bütün mazlumların aman dilediği, bırakın inanan din kardeşlerimizi, inanmayan insanların dahi aman dilediği, medet umduğu, adaletine ve vaatlerine kesin olarak güvendiği bir saltanat nasip etti.

Bugün o dedelerin torunları olarak bizler ise, ecdadımızı bilmediğimiz, tanımadığımız gibi, birde onların yaşam felsefelerine ”gericilik, yobazlık, çağdışılık” gibi hiç haddimiz olmadan yorum getiren biçareler haline geldik.

Peki bu izzeti ve şerefi Rabbimiz Allah (c. c) ecdamıza ne için verdi ?
Şüphesiz Allah ve Rasulune iman, muhabbet, sadakat ile olan bağlılıklarından dolayı bu saltanat nasip oldu.

Ve bu imanın gerekliliklerinden olan güzel ahlak, fakat sadece inanan kimselere değil. İnanmayan insanlara da, dil, din, ırk, sağ, sol, görüş belirtmeksizin göstermiş oldukları güzel ahlak sebebi ile cihana hükmetme şerefine nail olduk.

Bugün ise bu ahlaktan tamamen uzaklaşmış bilinçsizce yaşayan bir toplum haline geldik ve daha da üzücü olan kısım ise, bunun farkında bile olmayışımızdır.
Ne diyordu Yunus Emre Hazretleri;
”Yaratılanı sev, yaratandan ötürü. ”
Bu bilinci kaybedip, benlik davası güderek yaşamaya başladığımızdan beri
dünyada ne izzetimiz ne de bir hükmümüz kaldı.

Hal böyle olunca da bugün o duygulardan tamamen uzak bir hayat içerisinde yaşayarak, böyle imtihanlar ile özümüzü hatırlamamız için uyarılıyoruz.
”Kula bela gelmez Hakk yazmadıkça,
Hakk bela yazmaz kul azmadıkça. ”

Rabbim böyle imtihanları hayırlara tebdil eylesin. Ve bizlere yeniden ”ümmet olma şuuru” ile yaşamayı nasip etsin.

Cümlemizin kalbine ”Yunus’lar, Mevlana’lar, Şems’ler, Emir Sultan’lar ve nice Anadolu dervişleri gibi hayat ve haller yaşamayı nasip ederek, bizleri yeniden İslam sancağının başına geçirmeyi nasip etsin.

  • Okunma
  • 14 Nisan 2020
  • Deneme
  • WhatsApp Yazı Linkini Kopyala
  • 1

    Emre erturan

    @emreerturan