Masalcı'nın Doğuşu
Gece dolunay en parlak haliyle doğduğunda insanlar fark etmese de onlara fısıldarmış. Dünya üzerinde şahit olduğu masalları, güzel ve ilham dolu hikayeleri anlatırmış. Onun anlattığı her bir hikaye gökyüzünde bir yıldız olarak asılı kalır. Bunları dikkatle bakanların kalplerine hediye edermiş. Bazı insanlar bu hikayeleri hisseder ve huzurla yola koyulur bazıları ise duyamazmış. Bazı insanlara ilham olurmuş dolunay. Kutup yıldızı her zaman yol göstericiymiş. Her insana özel bir hikayesi varmış. Her insanın yolu farklıymış çünkü. İnsanlar farklı hikayeler duymalı, farklı yollardan gitmelilermiş. Kutup yıldızı ve dolunay insanların kalplerine hikayelerini anlatır bu hikayeleri dinlemeyi, kendilerine pusula yapmayı da onlara bırakırmış. Önceleri insanlar bu hikayelere değer verir gökyüzüne kulak kabartırlarmış. Lakin zamanla bunun bilgisi kaybolmuş. Artık İnsanlar bırak yıldızları dinlemeyi, başlarını kaldırıp bakmıyorlarmış bile.
Bu insanların arasında küçük bir kız yaşarmış. Adını bilmezmiş de insanlar ona Toolçu derlermiş. Bu kız ruhunu kaybetmiş. Kime bunu anlatsa ona gülüyor “insan hiç ruhunu kaybeder mi?” diyormuş. Oysa kız kaybetmiş. Hissetmiyormuş ruhunu. Önceden kalbinde çiçekler açan kız, şimdi bir üzüntü bile hissetmiyormuş. Zamanla bedeni de sanki bir hastalığa tutulmuş gibi silinmeye başlamış. Ruhu olmayanın bedeni olur muymuş hiç? Ne yaparsa yapsın hiçbir şeyin faydası olmuyor, günden güne siliniyormuş.
Toolçu kalabalık bir şehir de yaşıyormuş. Eğer ruhunu kaybettiyse nasıl bulacağını bilmiyor, ruhunu ararken kalbini de kaybetmekten korkuyormuş. Uzun bir zaman geçtikten sonra dayanamamış ve ruhunu aramaya çıkmış. Nereye ne kadar gitmesi gerektiğini bilmiyor, Sadece gitmek istiyormuş. Kimsenin onu bilmediği yerlerde ruhunu arayacak bu süre içinde kimseyle temas kurmayacakmış. Silinen bedenini gizleyen mor pelerini ile Şehir şehir, krallık krallık gezmiş ancak ruhunu bulamamış. En sonunda bir meydanın ortasında durmuş ve insanları izlemeye başlamış. Onların telaşlarını, kızgınlıklarını boş gözlerle izlemiş. Suratına düşen yağmur damlasıyla birlikte dikkati dağılmış ve bir an sadece tek bir an gökyüzüne bakmış. Yağmur damlaları suratına düşerken kutup yıldızına dikmiş gözlerini. Kalbinin kıpırdadığını hissetmiş. Küçücük bir işaret. Belki de artık ruhunu bulabilir ve ölmek üzere olan bedenine şifa olabilirmiş. Daha net görmek istemiş yıldızları. Zira onların kalbine bir şeyler fısıldadıklarını hissetmiş.
Toolçu hiç durmadan koşabildiği kadar hızlı koşmuş. Tüm bedeni silinmeden tepeye çıkmalı ve yıldızları daha net görmeliymiş. O tepeye çıkana kadar yıldızlar kaybolmuş. Güneş tüm parlaklığıyla görevi aydan devralmış. Toolçu da yavaşlamış. Etrafını seyrederek çıkmış tepeye. Kuşları dinlemiş, çiçekleri koklamış. Belki de ilk defa dünyadaki güzelliklerin farkına varmış. En tepeye çıktığında biraz soluklanmak için uzanmış. Bulutlar şekil değiştiriyor sanki bir hikaye anlatıyorlarmış. Toolçu da kendi hikayesini düşünmeye başlamış. Hayatta neler yaptığını, nelerle uğraşıp nelere üzüldüğünü ve ruhunu nerede kaybettiğini düşünmüş. O düşünürken gündüz yerini geceye, bulutlar da yıldızlara bırakmış. Saatlerce bakmış yıldızlara. Ona anlattığı hikayeleri dinlemiş. Kutup yıldızının fısıldadığı hikayede; bir yolcu gideceği yolu seçebilmek için dolunaya hikayesini anlatıyor eğer dolunay hikayesini beğenirse ona yolu gösteriyormuş. Toolçu da aynısını yapmaya karar vermiş. Dolunaya hikayesini anlatacak ve karşılığında o da ona yardım edecekmiş. Hikayesini anlatmış ancak dolunay bu defa başka bir hikaye anlatmasını istemiş. Sonra tekrar ve tekrar. Sabaha kadar bir sürü hikaye ve sayısız masal anlattırmış ona. Gökyüzünden kaybolurken de hikayelerini bulutlara anlatmasını istemiş. Toolçu yorulmuş ama vazgeçmemiş. Bulutlara anlatmış hikayelerini bu kez de.
Toolçu hikayalerini bulutlara anlatırken bir şey fark etmiş. O, masallarını anlatırken aslında ruhunu anlatıyormuş. Kaybettiğini zannettiği ruhu aslında hep buralarda bulunmayı bekliyormuş. Anlattığı her bir hikayede ruhunun karanlıkta kalan kısımları aydınlanmış ve artık hissedilir hale gelmiş. Bedeni de ruhuyla birlikte iyileşiyor, her masalında ruhunun varlığını daha da hissediyormuş. İyileşmenin verdiği mutlulukla yüreği kıpır kıpır olmuş ve önüne geçilemez bir mutluluk selinin içinde bulmuş kendini.
Toolçu ruhunu bulduktan sonra tekrar kaybetmemek için masallar yazıp durmuş. Bazen kendine bazen yıldızlara ya da bulutlara anlatmış masallarını. Bazen oyuncaklara bazen hayvanlara çok çok küçük bir kısmını da insanlara. O günden sonra yıldızlar pusulası, insanların kalplerinde yandığı söylenen sihir de ışığı olmuş. Ne zaman karanlıkta kalacak olsa bir masal anlatıp küçük de olsa bir ışık yakmış kalbine.
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.