Mazi
Bilmem kaç gönlün dar ağacın da infaz edildi bazıları.
Mazinin kesik suları yıkamaz artık anıları
Mağrur bakışlara çattı üryan zırhları
İtiraz etti perde düşmüş kirpikleri
Karanlık geceleri taşa çaldı gözleri
Zifirisi bileklerden damla damla süzülürken
Bir baygınlıktan bir rüyaya saki düştü
Çığlıklar yankılandı rotası bulvar kapı önlerinde.
Sarsıntılar bilinmez kaç deprem şiddetinde
Kefensiz gitmelere selâ okurlar düğümlü diller de.
Kaybolurken köhne patikalar da,
Ayaklarına dolandı inkar ipleri.
Kesilirken topuklar şahı olur o günün cesedleri.
Hangi yöne gidilse, kulaklarda çınlar yalnızlığın türküleri.
Yürüdükçe uzayan yollar da
Nasır bağlar büklüm, büklüm kalırlar.
Merak buyurmasın kimsecikler
Ölümün ağırlığın da gölgesiz kaybolurlar
Ritimsiz vuruşlar feda eder bir nakli
Hayallerin masal renkleri beyazlara çalar
Çetin yokuşlar öpülür, sırtlar da kalan kamburla.
Görebilmek için gidenleri kaç firak kamçılanmalı ?
Yetişebilmek için nefesler harcanmalı.
Çatlarcasına bekleyip pencereler yıpranmalı
Ve ramak kala efsunlu kavuşmaya tekrar yitirmeli.
GÖZDE GÜNEYLİ
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.