Mektup
Kaç perşembedir yazıyorum sana
Dilim gün batımlarının turuncu telaşı
Çarşambanın tedirgin sevinçli bekleyişi
Sarmış bir çocuğun güngör’memiş hevesini
Cumanın boynu bükük, canımın göğü dökük
Kırık bir hüzün sesi tüm ertesi günler
Ne yapsın eylül akşamları kime ağlasın ekimler
Kaç perşembedir yazıyorum sana
Ben bir garip kum çölü gönül sahranda
Tüm bedeviler saçlarımın akşam yürüyüşü
Kamer değmiş hisli parmak uçlarında..
Florya’da bir kız sesi bir de oğlan gülüşü
Gölgeleri bir de sevinçle akan zamanın ötüşü
Utangaç rüzgâr, sarışın akşam
Sarhoş yakamozun denizde dürülüşü…
Kaç perşembedir yağmurum sana
Akşamın turuncu soluğunda
Yankılanır sesim damla damla
Denizin yangın düşen solunda
Eteklerinde günün yorgun düşüşü
Oğlanın kalbinde perşembenin ilk soluğu
‘Aşk en güzel felaket
İnsan kılar insanı özüyle’
Başlatır ilk perşembeyi küçük kız
mutmain bir gönül sözüyle
‘Hayaller dualara emanet’…
Gün bitti
Bense kaç perşembedir ağıyorum sana
Lacivert karanlık yankılanır çiçekli sesimde
Umudum taze ömrümün her perşembesinde
Sevgilim, sevdam dualarına emanet…
Ergün Güngör
@ergungr
Nâzım Hikmet pazara, Cemal Süreya çarşambaya kırgınlık duydu; sen perşembeye kırgınsın, bense salıya…
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.