Mihr’i Mah

Ne pervasız çıktın sen ay,
Şekilden şekle girersin
Yirmi dokuz buçuk gecede.
Önce hilal çizgiler, ilk dördün
Sonra yarısı ak, yarısı kara
Ardından güzelliğinle doğarsın,
Tüm heybetinle dolanırsın semada
Bak işte ordasın dolunay,
Sonrası bir kayboluş hikayesi
Tıpkı aşkımız gibi.

Ne methiyeler dizilmiş benden önce,
Kimi maşukun çehresine,
Kimi kız çocuklarının ismine
Layık görmüş seni.
Şairler, sanat odaklı yaklaşmış sana;
Astronotlar bilim,
Coğrafyacılar ise bir uydu…
Herkes işine geldiği gibi kabullenmiş seni.
Kimse, anlamaya çalışmamış
Yüzünde beliren kara lekeleri.
Şairlere sorsan aşkın cezası,
Astronotlara sorsan göz yanılması,
Coğrafyacılar işe göktaşı çarpması.
Öyle ya herkes kılıf bulur aydınlığına.
Kimse anlamaz içinde yanan feneri,
Laf olsun diye metafor (benzetme)
Bilimsel olsun diye nesnellik
Açıklayıcı olsun diye görsellik katar.
Kimse, anlamaya değer bulmaz seni
Sen sadece şiir sözü,
Sen dünyanın uydusu,
Sen ozanın kafiye örgüsü…

  • Okunma
  • 12 Mayıs 2020
  • Şiir
  • WhatsApp Yazı Linkini Kopyala
  • 4

    Lokman Özdemir

    @lokman56