Pusula
Nenemden sonra yönünü bulamayan pusula gibiydim. Tek varlığım hayatımda anlam bulduğum , tek insan o vardı. Kaybetmenin acısını yüreğimde bıçak gibi hissediyordum. Dil_ i zahmım ne kapanıyor, ne de ağrısı diniyordu. Sokaktaki boş tenekeye hızlıca tekme atıp, hıncımı ondan çıkardım. Aklımı nerede kaybettim bilmiyorum. Havanın ne zaman karardığını bile hatırlamıyorum. Kendimi sitareleri sayarken bulduğumda fark ettim. Gözümün önü hiçbir şey görmüyor. Bilinmeyen adreslerde ömür çürütür gibiyim. Kaç gecedir açlığımı fark etmedim bile . Biçare yollara dökülmüş yönümü arıyorum. Çemberin içine hapsolmuşum sanki. Her gittiğim yer aynı yere çıkıyor . Gözlerim kararıyor başım fırıldak gibi. Ayakta durmayı geç bir dayanağım yok . Nefesim nefesime çarpıyor. Ortada kalakaldım bir başıma . Bir nenem vardı şimdi kimi kimsem kalmadı. Bana merhamet edip elimden tutacak biri yok. Gözümden damlayan yaşlara aldırmadan kuzeye mi güneye mi gitsem diye hesaplamaya çalışıyorum. Elimi güneşe doğru tutup , havanın nemini , rüzgarın geliş yönünü ayarlamaya çalışıyorum ama aklım allak bullak. Ne yaptığımı kendim de bilmiyorum. Ayaklarım yanpiri yanpiri bana çarpa çarpa ilerliyor. Kendi gideceği istikameti biliyor gibi gözüküyor, nereye götürüyorsa o yöne doğru ilerliyorum. Arabanın düdük sesiyle çarpılmaktan son anda kurtuluyorum. Yolun ortasından yürüyormuşum meğerse . Yürüyen ben olmadığım için ayaklarım yanlış yere bile gitse gidiyordum geri dönüş yoktu. O kadar yol aldım ki ayaklarıma kara sular indi. Sonunda bir yerde durabildim. Bulanık olan gözlerimden neresi olduğunu kestirmeye çalışıyorum. Aşina olduğum bir yere benzemiyordu. Deniz kenarının oradaydım. Burada ne işim vardı diye Allam ettim kallem ettim neyse bunda da hikmet vardır diyip denizin keyfini çıkarmaya çalıştım çıkaramasam da …İçime acı oturdu. Birden nenemle olan anılarım canlandı. Annemle babamı kaybettikten sonra beni yanına almış ikimiz bir bütün olmuştuk. Tek vücuttuk şimdi ise yarım.. Bana cimcimem , kınalı kuzum derdi. Yasemin kokardı eli . Dokunduğu yeri kendi kokusuna bürürdü. Nenemle bütün gün konuşur sıkılmazdım. Hadi uyu bakalım derdi Biraz daha demeye kalmadan, yatağa götürürdü. Üstüm açık mı diye kontrol eder , baş ucuma su koyardı . Alnıma öpücük kondururdu . Ben ise hemen uyumazdım. Islaklığını tenimde hissetmek için. Nenem nereye ben oraya hayatım nenem üzerine şekillenmişti. Şimdi ise şekilsiz kaldım. Bir de hiç hatırımdan çıkmayan elinden düşürmediği tespihi vardı. Allah kelamı sır gibi ağzından dökülürken görürdüm. Uzaktan izlediğimi görünce tebessüm eder , gel sen de bu sırra eriş diye beni yanına çağırırdı. Hemen pamuk ellerini tutar, öperdim. Başımı omzuna yaslar sıcaklığını hissederdim. Neneme neden hep tespihin elinde olduğunu sorardım. Nenem bana aynen şu cevabı verirdi . Saçlarımı okşuyor anne şefkatiyle sarıp sarmalıyor beni . O an , zaman dursa diyorum.
_Yavrum tespihim benim pusulam yönümü kaybettiğimde tek sığınağım o derdi. Bildiğinden şaşmaz hedefi hep doğru gösterir.
_Ben olmadığım zaman benden sana yadigar olsun . Kaybolursa hiç üzülme o seni bulur dağın başında olsan, yahut deniz kenarında. Sen merak etme diye beni teselli ederdi.
_Nene beni bırakacak mısın? derdim. Nenemde
_Ben bıraksam bile , Allah bırakmaz yavrum hadi bakalım namaz vakti geldi diye seccadeyi serer, birlikte namaz kılardık. Nenem gençliğinde ilk maaşını tespih yaparken aldığından bahsederdi. Çok kazanmasa bile verdiği ferahlığı hiçbir şeye değişmem derdi. Ellerini ellerimin arasına alıp narince bana da öğretti. Maliyeti çok da fazla değildi. Kolay yapılıp ucuz fiyata satılıyordu. Ah diye içim alev şeklini aldı. Gözümün önüne gelen hatıralarımdan çıktım. Nenemden sonra Yönümü bulacağım tespihi de kaybetmiştim hem de ilk yaptığı tespih. hiçbir şey doğru olmaz artık. Bozuk saat bile günde iki kere doğruyu buluyor ben ise.. kalkmayan kolumla suda taşı en uzağa atıp sektirmeye başladım. Her yapışımda üç kere sekiyor. . Tekrar deniyorum yine üç kere yine yine. Of diyip ağlamaklı bir şekilde yüreğimden heyhat diye nara attım. Ben bağırdıkça sesim aks ediyor . Suda yankı oluşturuyordu. Bu kadar dayanmam bile mucizeydi. Yere düşmeye başladım yavaş yavaş .. Ayaklarım pes ediyor, taşıyamıyor gövdemdeki ağırlığı. Halsizligimi denize karşı oturmakta buluyorum. Cır cır böceklerinin sesi, gecenin sessizliği ahenk içerisinde. Bense kara kara düşünüyorum halsizliğimle. Ne yapacaktım ne yöne gitmeliydim bilmiyorum. Gitmem gerektiğini biliyorum ama Aniden çıkan rüzgar oturduğum yerden savurtuyor yaprak gibi. O kadar güçlü ki benim gibi acizi bir o yana bir bu yana saç baş dağıtıyordu. Dalgalar birbirine çarpıyor. Toz toprak gözlerimi kör edecek kadar kaçırmıştı neredeyse. Daha fazla kalamam burada diyip , ayaklarımın götürdüğü yere tekrar gidecekken kıyıya gelen şişe sert bir şekilde ayağıma değdi. Güçlükle eğilip aldım. Şişenin içini açtım. Gözlerime kaçan toz mı yanıltıyor bilemedim. Şisenin içinde nenemden hatıra olan tespihi görüyordum. Nereden geldi nasıl geldiğini anlayamadan açık kalan ağzımı rüzgar kapatıyor. Elimi nereye koyacağımı nasıl kalkacağımı dahi bilmeyen ben birden canlandım kendime geldim. Sonra hatırladım ki nenem sen nerede olursan ol seni bulur dediğini hatırladım. Geldi , gerçekten beni buldu . Adını bilmediğim yer şimdi kendi koyduğum adla pusula oldu. Bulmama vesile olan Allah’ı unutmayıp tespihi elime aldım ve nenemin ağzından dökülenler ağzımda sır olup sözcüklere dönüştü. Başlangıç kötü de olsa sonu güzel bitmişti. Sevinç, üzüntü şaşkınlık, keder bütün duyguları bir günde yaşadığıma inanamadım. Artık pusulam vardı . Yönümü bulup kaybolmayacaktım. Her zikredişimde kalbim mutmain oldu. Böylelikle Nenemsiz evin yolunu tutabildim.
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.