Şeker Tası

İnsana biçilen ömür kaftanı kaç metreyse o kadarını taşır üzerinde biliriz, inanırız. Ne bir lahza geri ne bir lahza ileri…
.
Sadece bazılarının gidişi çok yaralıyor be!
.
Bak bu gördüğün şeker tası, birlikte içilmesi planlanan daha nice çay için hazır edilmişti.
Bilirdim çayının yanında yöremize has ‘kıtlama’ şekeri olmadan zevk almazdı çay içmekten…
.
Ben şekersiz içtiğim çayımın yanına onun terapi tadındaki muhabbetini, yanılmaz hisleriyle verdiği nasihatleri, hiçbir psikoloji kitaplarının iyileştiremeyeceği yaralarımıza sürdüğü en rahatlatıcı merhemi sürüp öyle yudumlardım çayımı…
.
Unutmuşum bir köşede kalmış, şekerleri de içinde. Şeker tasının kapağını açıp baktığımda, en güzel sahnesinde elektriklerin kesilip devamını izleyemediğim filmin sonraki sahnelerini düşündüm. Yaşanılanları, yaşanılamayanları, hayalleri, duaları ümitleri…
Filmin sonu gelince kapattım  kapağını şekerliğin, usulca süzülen bir damla yaş ile birlikte…
.
Artık çayımız tatsız, yemeğimiz de tuzsuzdu…