Sev

Yaradılanı yaradandan ötürü sevmekti marifet. Bu sırra ermekti, bu sırra erip anlamak ve yaşamaktı belkide. Su misali diken, gül demeden hayat olmaktı. Diken ayağa batar diye vazgeçmemekti güle vurulmaktan. Ayrım gözetmeksizin nefes alıp vermekti tek bedende. Biri alsa nefesi diğeri vermese, ruh kalır mı cesette? Canı yansa canın yanar, aç kalsa, tokluğundan utanmaktı böylesi sevmek. Çünkü eğer böyle seversen her şeyi, her zerreyi işte o zaman görünmez gözüne kusur, hata ve envai menfi şeyler. Gayen Hakk. Hakk sevip yaratmış. Sana mı kaldı kusru görüp yargılamak. Şu güzel sözü özünde hisset. “Menlem yezuk bilmez yazık. ” Yani ” Tatmamış ki nerden bilsin. ” Siz siz olun birilerini tatmadıkları bir şeyler için yargılamayın. ” Resulullah (s. a. v) Taif dönüşü kan revan içinde kaldığında, Cebrail (a. s) ” Allah müsaade etti. Habibim isterse şu iki dağı Taif halkının başına geçireyim. Yeter ki Habibim istesin, açıp elini dua etsin. ” Peki rahmet peygamberi ne dedi ” Onlar bilmiyorlar. Bilselerdi yapmazlardı. ” O zaman sende deki; Tatmamış ki nerden bilsin. Yargılama! Bir bedende hem dir, hem bir olduğunu hatırla! Allah’ı hisset ki hissettirebil, Allah’ı tat ki tattırabil. Kor olup düşsün yeri geldiğinde yangınlar içine. Düşüren belli, dert belli, derman belli. Derdi verende değil mi derman? Ne diye düşmezsin o yola, ne diye yanmasına izin vermezsin peki? Bırak yansın. Göreceksin kalmayacak sende bir “sen”. Soruyorum sana değmez mi böylesi yanmaya? Değmez diyip isyan edeceksen sus! Sus ki, artık anla kelimelerin derdine bi-çare olduğunu. Bundan sonra mânâyı kavra. Dön içine, kalbine bak. Kalbinle konuş, muhabbet et. Kalbinde olanla konuş. Haa sözlerle değil elbet hislerle konuş. Artık “ben” çıksın benliğinden. Özün artık mânâya vurulup kalsın öylece ve sustursun anlam kargaşası olmasın diye tüm kelimeleri. Sen artık “O” ol. Ama unutma ve asla oldum deme. Göğsünde hemdem olmuyorsa aşkın, bana aşktan bahsetme. Sadece bana değil kimseye, hissetmediğin şeyi söyleme! Kandırma başta kendini, sonra Allah’ın topraktan haşrettigi ayeti. Kırma gönlü! O gönülde Yaradan vardır haberin olmaz. Rabb sorar. Nasıl kıydın, nasıl kırdın benim zerremi?Kırdın diye o gönlü, kırılırsın. Hissettirdiğin acıyı hisseder durursun. Sonra başını eğer düşünürsün. Yüreğin eğilir, bükülür, paramparça olur.

O yüzden ey dost sen sen ol sustur sözcükleri. Konuştur yüreğinden geçen her şeyi. Yüreğindekiler; eline, yüzüne, bakışına, gülüşüne, adımına yansısın. Dilinden çıkmasa da olur üç beş ses bulutu. Hem hatırla ” Biliniz ki, kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur” ( Rad Suresi 28. Ayet ) Öyleyse haydi huzur bulmaya. Dışarı çık ve başta belirttiğim sırra erip, anlayıp yaşamaya başla. Yaradılanı yaradandan ötürü sev! Sev ki, Allah’ın nurundan nur verdiği ışıklar, aşkla dolsun. Öyle sev ki, nurdaki ışığın biraz daha büyümesine vesile olduğun her an, anmış ol seni sevdiği için yaradanı. Öyle sev ki, uykunu kaçıran tüm pişmanlıklarına, hatalalarına el uzatsın o sevda. İşte öyle sev ki, sevmek ağlasın bunca yıllık garip ve mahzun kalan o haline. Hadi dostum her şey sevmekle, sevmekte yürekte başlar.

Allah’a emanet.

28. 11. 2018

Son Düzenleme: 15 Nisan 2020 / 02:16
  • Okunma
  • 14 Nisan 2020
  • Deneme
  • 1

    Arif Karaca

    @arifkrc