Sevgiden Sonrası
Sevmek ne kolay kelime, dilden dile yayılan. Dünyanın en büyük bencilliği oysa seni sevmesini istemek. İlk başlarda karşılıklı anlayış, gülücükler dolu sohbetler; canım, hayatım, bitanem sözcükleri. Dünyanın en güzel cennetidir yüzü. Gözleri deniz berraklığı, saçları cennet sarmaşığı. Kokusu cennetin tarif edilemeyen sembolüdür. Sonra…
Sevmek, ne aptalca bir söylem oluverir. Sevmek, rezillik diye bas bas bağırmaya başlatır o dilleri. Halbuki oydu yağmuru, kederi, sorunları onunla seven. Oydu gece sesi kulaklarında çınlasın diye kışın ayazında balkon soğuğunu bir iyi geceler söylemi için yiyen. Sonra…
Sevmek mi? O da ne! Saçmalık. Bu devirde kalmadı böyle bir eylem diyenlerin sık sık ağzından dökülen manidar bir sözcük iskeleti. Duygularını akıl hastanesine yatıran kadın ve erkeğin hastaneden kaçış bileti. Cepte para, elinde anahtar, dilinde hava aranılan; lüks restorantlarda yemek yenilen, gece bitiminde eve gidilen ve ertesi gün bir daha hiç akla gelmeyen bir anonim şirketine dönüştü sevmek . Sonra…
Anımsadınız mı kendinizi? Size ne kadar da benziyor anlatılan. Bir an duraksadınız. Hatıraları yokladınız, sizi bırakanlara küfredip bıraktıklarınızdan yüreğinizde merhamet dilendiniz. Sonra…
Bir çay demledin, bir sigara yaktın… Tutuştu yüreğin, soldu ümitlerin. Kirpiklerin sulandı, avuç içlerin cehennem azabı misali kavurdu tenini. Sonra…
Uyumaya çalıştın. Basını yastığa koyduğunda yanı başında dönen hülyaları kalbinin dört duvarına mühürledin. Sonra…
Uyandın, hiç ölmemiş gibi. Hiç öldürmemiş gibi.
Sonra… Hayat aynı senaryoları aynı şekilde farklı zamanlarda canlı yayına servis ediyor.
Sonra…
Hayat bu kadar şeye rağmen devam ediyor. Acılarınız da gülümsemeleriniz de aynı kaynaktan. Sonra…
Sevmekten de yorulur insan…
” MUTLU ZAMANLAR ATÖLYESİ”
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.