Sobanın Külü Üşüdü
Bir ömre bedel sevgiler taşıyorum
Yakından uzağa tırmanan
Ve hücre duvarlarını kazıyan
Bir aşığın tırnaklarını kemiren
O mahur utancın ayak izleri
Bir asırdır benimle yol alıyor.
Umut ısmarlayan kederler getiriyorum
Bilinmeyen sevgilerden toplanan
Açığa vurulmamış nefretlerden savrulan
Başka diyarlardan, başka sevmelerden
Bir körün de olabilir, bir sağırın da
Hatta yüreği gibi topal bir aşığın da.
Kılık değiştirmiş bir sitem yolluyorum,
Kime mi, doğrusu bende bilmiyorum,
Belki beni yalnız bırakan yalnızlığıma,
Belki de yalnızlığımı ısıran yalnızlığıma
Yalnızım, yalnız hem de bir eldiven teki kadar
Ve üşüyorum bir sobanın külü kadar
Eski bir hayal büyütüyorum
Gerçeğine çok uzaktan seslenen
Kaldırımlarda, sokak aralarında
Sesi karanlıkların dibine oturmuş bir sevda
Ve acımasızca hırpalanmakta
Suçlanmakta, hapse atılmakla yükümlü.
Tenimle sınırlanan bir aşk taşıyorum,
Bir başkası tarafından dışlanılmış,
Sebebi yok, nedensiz bir aykırılık
Bir gönlün istediğini, bir gönül istemeyecek kadar
Hor görülen ve alay edilen, bazen susturulan
Ama gönlümde bir ömür boyu konuşacak
Aşklar, hayaller, ince sitemler, kederler, sevgiler taşıyorum
Aşklar, bir kutuya sığdırılmaktan
Hayaller, terkedilmekten ince sitemler yakmış
Kederler, hep düşünceli yalnızlıklar içinde
Sevgiler, olabildiğince çıplak
Hepsi bir arada ve bir odada.
Lokman ÖZDEMİR
“MUTLU ZAMANLAR ATÖLYESİ”
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.