Suç Mahalli
1 Ocak
Kendime inanamıyorum. Ne kadar dikkatsizim. En sevdiğim tabağımı kırdım. Onu çok sevmemin bir çok şeyin ilki o tabak çünkü. İlk maaşımla ilk aldığım eşya, yeni taşındığım evime ilk aldığım eşya…Bugüne pek güzel başladım diyemiyorum. Ama geride bıraktığımız iki gün içinde yaşanılan güzel şeyler aklıma gelince bu olanın pek bir önemi kalmıyor. Gülümsüyorum yine. Yazmam gereken çok şey var fakat yaşadığım mutluluk bir çok şeyi aklımdan bir kuş misali uçuruvermişti.
Aralık 30, duruşma başladı. Tarafları dinliyorum son bir defa daha. Avukatlar çok hırslılar. Onları böyle görmek gerçekten hoşuma gitmiyor değil. Ama bir tanesi doğruyu söylüyor. Diğeri doğru olmadığını bildiği bir şeyi savunmak zorunda kalıyor. Her neyse bu sorun bana ait değil. Her iki avukatla ayrı ayrı konuştuğumda her şeyi biraz daha yerine oturtuyorum. İnsanları tanıyorum yavaş yavaş, en azından karşıma çıkan avukatlarımı…Peki benim içinden çıkamayacağımı düşündüğüm hiç mi bir şey yok?Aslında var. Fakat üzerine düşünüp, mantıklı kararları, doğru şeyleri ele alınca işin içinden çıkabiliyorum. Bazen biraz uzun sürüyor bu zaman, ama sonucunu hep alıyorum. Belki bazen kendi doğrumu seçiyorum. Bunu düşündüğümde yapabilecek bir şeyim olmuyor aslında. Evet duruşmada kalmıştım. Kararı verdim. Duruşma bittiğinde uzun süredir çekmediğim bir oh çektim. Bugün dinlenme zamanıydı. Diğer davaları düşünmezsem. Adliyeden çıktım eve gitmek üzere. Ve klasik ne hikmetse hep böyle anlarda her zaman telefon çalar. Hayır benim telefonum yanımda bile değildi. İçerde bırakmışım çantamı. Tekrar geri dönmek zorunda kaldım. Birkaç kişiyle sohbet et derken yine orada 1 buçuk saate yakın bir vakit geçirdim. Evet işte şimdi telefonum çalıyor. Arayan annem. Özlemiş, kasabaya geri gelmemi istiyor, Yani klasik annem işte her gün aynı cümleler, aynı cevaplar. Öylece kapattık telefonu. Dışarı tekrar çıkarken bir şey unutmadığıma emin olmak için kontrol yaptım. Ve işte artık evime gidebilirim. Arabama bindim ve hareket ettim. Aklıma o an bir şey geldi neden sahile gitmiyorum. Belki bizimkilerle buluşur bir şeyler içerim. Ama eve gitsem dinlensem güzel olmaz mı?İkisini de yapmadım. Daha doğrusu yapamadım. Sanırsam düşünürken kaza yaptım…Bir sorun yok ufak bir kaşımı patlattım. Siz bir de karşı…Aman aman çok şükür karşı taraf sadece bir direk. Nasıl çarptım hiç bir fikrim yok. Aman canım bugün hastaneyi bir ziyaret etmiş oldum. Neyse şimdi neresi güzel gün diyeceksiniz. Bay I duyar duymaz beni hastaneden almaya geldi, bir sürü laf yedim. Belli korkmuş ama hiç yumuşamıyor aksine fırçalıyor beni ama nasıl. Gözlerindeki korkunun farkında değil. Bende sadece kafamı sallıyorum arada bir iyi be ne yapayım yani o direği oraya ben mi koydum gibisinden laflar edip onu çileden çıkarıyorum harika…Eve geçtik ve izlemek istediğimiz filmleri bulup duvara yansıttık. Bilmem saat kaçtı eve gelip filmi açtığımızda ama biz sabaha her tür filmi izledik. Ve ertesi günün yarısına kadar uyuduk. Uyandığımda saat 5 civarındaydı. Ve unuttuğumuz bir şey vardı bugün yılbaşını kutlayacaktık.
31 Aralık, . Uyandığımda saat 5 civarındaydı. Ve unuttuğumuz bir şey vardı bugün yılbaşını kutlayacaktık. Hemen kalkmasını söyledim. Evde her şey tamamdı aslında. Ama yinede uyumasın. Bay I biraz daha uyumak istedi fakat buna izin veremezdim. Çünkü benim uykum yoktu artık. Kalktı. Ve sonra ”Güzelim ufak bir işim vardı unuttum onu halledip gelsem olur mu?” dedi. ”Tabi ki çıkamazsın evden yılbaşı günü ne işi bu asla gidemezsin”. ”Tamam canım sen git bende o arada güzel bir yemek hazırlayayım”dedim. Onun işlerine engel olmayı hiç bir zaman sevmedim ve hiç bir zaman böyle bir şey yapmadım. Alnıma ufak bir öpücük kondurduktan sonra gitti. Bende hemen mutfağa geçtim ve bir şeyler hazırlamaya başladım. 3 saat sonra artık her şey hazırdı. Bay I geç kaldı. Aslında iyi oldu tamamen hazırdım. Ama giyinmedim hemen giyinmeliyim. Sanırsam bugün beraber aldığımız süper mor elbisemi giyeceğim. Ayakkabı olarak…Tabi ki ayakkabı giymeyeceğim. Evde ayakkabı giymek kadar saçma bir şey olabilir mi yani. Ve evet saçlarım 16 yaşımdan itibaren nadiren omzuma indiler. Kısa oldukları için çok bir şey yapmıyorum onlara. Oyunlarımız hazırdı. Yemeklerimiz hazırdı. Ve bende hazırdım. Ve evet geldi. Kapıyı açtım. Bay I takım elbise giymişti. Hayatımda hiç bu kadar mükemmel takım elbise taşıyan birini görmemiştim. Ama hiç bir yılbaşında giymemişti. Belkide farklılık olsun istedi. Evet ben bunları düşünürken o çoktan içeri geçmişti. Garip bir heyecanı vardı. ”Ay sanırsam dayanamayacağım güzelim gel hele bir yanıma”dedi. Usul usul vardım yanına hemen. ”Dur güzelim sen şimdi hiç bir şey deme ben konuşayım önce. Hayatıma girdiğinden beri sana her gün bir gül yaprağı ayırdım. 5110 gül yaprağı var bugün. Evet onları sayarken biraz geç kaldım. Daha da fazla gül yaprağı gerekir bize ama sanki onları artık yalnız biriktirmesem mi?Ben seninle hayatımı tamamen birleştirmek istiyorum. Artık yalnız uyanmak yalnız yemek yemek istemiyorum. Sesini her gün her saniye duymak istiyorum. Uyurken nefesini duymak istiyorum. Benimle evlenmeni istiyorum”dedi. Tabi daha cümleye başlarken ben ağlamaya başlamıştım. Ağladım, ağladım, ağladım, O gülüyordu. Dönüp”Sanırsam düşünmem lazım ”dedim. Bir anda gözlerinde ufak bir korku gördüm. Ah canımın içi sence ciddi miyim ben. ”Seninle her saniyeye evet diyorum”. dedim. O kadar mutluyum ki. O mutluluğunu sarılırken kırılan kemiklerim ile gösterirken ben gözyaşlarımı kullanıyordum. Yüzük almış. Taktı parmağıma. ”Hadi çok açım heyecan beni acıktırdı”dedi. Güldüm yine. Kalktık, sofraya oturduk. Ne muhabbetler ne gülmeler…Gece saat 01. 23 yılbaşına girmişiz…
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.