Teknolojik Gelişmeler(1)
İnsan, özellikle çağın insanı, hangi meseleye eğilim gösterirse göstersin, bir algı yönetiminin içindedir. Algı yönetimi denilen şey ise ilk olarak ‘Amerikan ordusu’ tarafından ortaya konmuş bir tanımdır. Algı yönetimini Amerika Savunma Departmanı şöyle tanımlamıştır:İstihbarat sistemlerinin ve liderlerin resmi tahminleri, dış ilişkileri ve resmi eylemlerini etkilemenin yanında, ‘toplumların duygularını’, motivasyonlarını, etkilemek amacıyla yapılan yayınlar ya da seçilen bilgileri ve göstergeleri inkar etme eylemidir.
Aslında bu algı yönetimi çok sık duymaya başladığımız bir şey oldu değil mi? Ve buna karşı birtakım önlemler alındı. Artık insanlar(sosyal ya da geleneksel medya kullananlar özellikle)neyin gerçek ve neyin sahte olduğunu ayırabilir duruma geldiler. Ne yapılmaya çalışıldığını anlamasalar da.. Bilinçlenmelerin bile ne kadar farklı alanlara yöneldiğini görüyoruz bugün. Aslına bakarsanız, bunun temeli de eğitime dayanmaktadır ya!
İnsanlar okudular, geliştiler, bilinçlendiler. Peki, iyi güzel de insanların okumasını sağlamak onları ‘kazanç olarak gören bir yönetici’ için iyi bir şey midir? Neden okumasına ve bilinçlenmesine izin verdiler? İşte bugün konuşacağımız konu bu…
‘Bu kadar bilen ve bilinçli insanlığı kim, nasıl yönetecek?!’ bu bilgi teknolojisinde İslam nerede olmalı?!
Aslında şu 20. yy. uygulamalarının bu yüzyıla uyamayacağını kabul ederek görmekteyiz. Yani şu çağ açıp çağ kapatma muhabbetiyle yine karşı karşıyayız diyebiliriz ama bu çağ açıp kapatma muhabbeti eskisi gibi olmayacak sanırım. Tıpkı her şeyde olduğu gibi bunda da çok daha hızlı bir çağa gireyeceğiz, girdik. Corona’nın üzerimizde kurmuş olduğu bu baskı bazı devletleri gördüğünüz gibi ‘tekrar’ ön plana aldı. Hiçbir devlet Çin’in aldığı önlemleri alamaz duruma geldi. Bu da onları birkaç adım öne aldı. Benzer yöntemler diğer devletlerde denendi fakat onlarda halktan karşılık olmadığı için başarısızlık söz konusu oldu. İşte halk bu durumda biraz da muhtaçlığa düştü diyebiliriz. Yani bu hapis gibi karantina muhabbetleri sıkmaya başladığından herhangi bir ilaç söz konusu olsa da kurtulsak diyen bir toplum, neden bu çareye yönelmesin ki?
Devlet yöneticilerinin seçilme derdine düştüğünü de göremezsiniz şuanda. Gerekendir çünkü. Hatta bundan sonra hep böyle olacağını da öngörüyoruz. Yani ‘demokrasi balonu’ yavaş yavaş sönmeye başladı. Yani özgürlüklerimiz de kısıtlanmayacak, o mânâda da düşünmeyelim. Zaten 21. yy. şartları devletleri daha özgür bir ortama bırakacak. Yani şu her şeyi gördüğünüz devlet işlerinden bahsediyorum. Bunu başaramayan devletler de ‘’sizde ne var ağam?’’ sendromundan çıkamayacak!
Bugün asıl bilgi neredeyse tüm dünya onunla mücadeleye girecek aslında. Yani Çin ile…
5G teknolojisini duydunuz mu? Hani şu gelişmiş internet sağlayan ve buna ihtiyaç hissettirecek olan 5G.
Algı yönetimiyle insanların ‘duygularını’ ellerinde tutsalar nasıl olur? Şuan tüm dünya biraz da aynısını yaşamıyor mu? Şey… galiba bir teste alındık…! Telefonunuzdan eskisi kadar uzak kalabiliyor musunuz? İnternet üzerinden yaptığımız işlemlerle hayatımıza devam ediyoruz. Şu dedelerimiz vardı hani’’ Yav bırakın şu telefonları’’ diyen. İşte onlar bile görüntülü sohbet yapıyor bugün. MECBUR KALDIK!
Biyometrik çipler muhabbetini açmıyorum bile…
Düşünsenize bu kadar gelişimi bi’anda nasıl kabul ettirebilirdiniz bir topluma? Cevabı çok kolay:COVID19
Hastalığınıza çözümün de telefonunuzdan geleceğini bilseniz neler yapardınız? Yanlış sordum galiba, neler yapmazdınız?!
İşte bu denize düştüğümüzde sarıldığımız yılan da o kadar masum değil işte. Olmayacak da! Tüm bedeninizin bilgilerinin ele geçirilmesinden bahsediyorum. Şaka değil, yönetilebiliriz!
Bir de şu konu var ki, nefsimizi doyurmak istediğimizde bile o teknolojiye koşacağız. VR teknolojisiyle oynadığımız oyunlarda resmen birçok kez ölüyoruz ama tekrar dirileceğimizi biliyoruz. Bu da insanoğlunun nefsine tatlı geliyor çünkü. Tabii aklımıza direkt oyunlar da gelmeyecek bundan sonra. Mesela umreye gitmek isteyen de o teknolojiyi şuan kullanabilir. Işınlanma falan değil VR! Hem fiyatı da ucuz
Teknoloji bizi sadece köleleştirmiyor tabii. Kötü bir şey değil aslında. Onu kötü yapan, kullananlar yani biz. Aslında bu nefsi tatmin etme konusu bizi her konuda karşılayacak ‘sanal tatmin’ olarak. Yani çoğu arkadaşım benim gibi oyunlarda zengin olmuşlardır. Bu da biraz olsun doyurmuştur nefslerini. Paraya doymak sözleri falan..
20. yy. ’da geçmişi bilmek çok önemliydi. Oysa şimdi önemsiz. Çünkü öyle bir çağ ki sadece geleceği düşünüyor, sadece fütürizm yani.
Fütürizmin ülkemize geldiği ve temsilcilerini araştırın lütfen.
..
Gelişen insan farklı kanal arayışına girince bir terim daha ortaya attı. Neydi o? Tekno-dinler!
Aslında bunun şuan sadece tekno-dindarlarını görebiliyoruz. Yani daha o kadar açılamadık ama çok yakında o da gelecek..
Ya nasıl tekno-dindar kardeşim! Diyenlerimiz olacaktır. Şöyle ki, ibadetlerimize yardımcı olarak kullandığımız ibadet teknolojisi aracılığıyla dini yaşantımızda teknolojisiz bir anımız yok! İmamlarımızın kullandığı mikrofondan tutun da, ezan vaktini gösteren, kıbleyi gösteren cihaza kadar. İşte burada kullandıklarımızı geçmişle kıyaslayınca bu terim ortaya çıkıyor.
Ya da eskiden gidip vaazını dinlediğimiz hocaları düşünün. En fazla bin kişiye hitap edebiliyorlardı. Belki de bundan hep aynı şeyleri farklı kesimlere anlatıyorlardı. Fakat şuan durum öyle değil! Paylaştıkları bir video ile milyonlara ulaşabiliyorlar, bu da onların gelişmesini ve değişmesini zaruri kılıyor tabii. Onu da geçelim. İnternetten duyduğu bir kelamla iman edenlerimizin sayısı ne kadar arttı? Bunu yüzdeye vurmak zor olacaktır.
İnsanlar okumaya mecbur kaldı dedim sözlerimin başında. İşte bundan! Şeffaf toplumlar, yönetimler olacak! Bunlar yadırganmayacak. Şu takip ettiğiniz din kanallarının başındakilerin hayatını bilmenizden söz ediyorum!
Aslında insanlar öğrenmiyor, gözlerine sokuluyor bugün. Böyle bir çağ işte! Farkına varmamız için de videolar çekiliyor. Aa yine teknolojiden bahsettik!
BU ÇAĞA SAHİP OLMAK İÇİN HAREKETE GEÇELİM!
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.