Ya Rabbi!
Geldin, gidiyorsun ey ramazan! Sahi , bizler açın halinden anladık mı, seni hakkıyla uğurladık mı gerçekten? Aç, açlıktan sabahı edemezken, acıkmayalım diye, sahurda tıka basa doldurduk midemizi. Aç, ’ ne bulup yesem’ diye düşünürken, sabah uyanır uyanmaz , ’ iftara “neler” pişirsem’ diye dertlendik. Önce başlangıç için sıcak bir çorba şarttı, hak etmiştik nihayetinde. Ya onlar , haketmeyecek ne yapmıştı ki? Sonra ara sıcak, kuru ekmek bulamayanlara inat. e bir de ‘ana’ yemek olmalıydı, aç ‘ana’lar evlatları için ağlanırken. Üstüne şöyle alāsından bir tatlı, tatlısız karın doymaz tabi haklı. Gün boyu aç kalmışız , şöyle karşılıklı bir çay yudumlamak lazım idi. Pastası, çerezi, meyvesi… Çay katıksız olamazdı tabi. Ya rabbi! Onlar suya katık edecek kuru ekmek bulamazken, benim orucumu kabul ettin mi ?
Ayşe Nur Aslan
@1anneninkalemi
Kalemize sağlık ☘️İşler tersine döndü yaşamak için yemek yediğimiz bir dönemden yemek, yemek için yaşanılan bir döneme evrildi insanlık . İhtiyaçtan fazlasını yemenin de israf olduğunu bildiriyor bize kaynaklar. Çok yemek yiyen hastalık ağacı diker, çok yemek bedeni hantallaştırır. Gereğinden fazla yemek hem maddi hem manevi olarak fayda vermiyor vücuda. Şayet insana onu ayakta tutacak birkaç lokma yeter. Efendimizin yeme içme ahlakı gibi midenin 3/1 yemek ile doldurup verilen nimetlerin şükrünü yapabilmeyi nasip etsin Rabbimiz ??
Bir hurmayla sahur , iftar yapan peygamberin doymayan ümmeti olduk maalesef… Amin inşallah , önce gözümüzü doyursun rabbim.
Bizler karnına taş bağlayan bir peygamberin, gönlü taş olmuş ümmetiyiz! Yazınıza takdirlerimle?
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.