Yok Olmak!
Kalabalığın içinde herkessiz kalmak bizim hikayemiz!!
Kimse değilken, kimsesiz olmak…
Hiç kimsen yokken, yok olmak…
Varlığın rolüne bürünmüş bir kul…
Yokluk iddiasında, hiçlik davasında bir mecruh… gözüyle göremediğini değil yüreği ile hissedemedigine darılan hiç…
Unutmak isteyip, unutulan bayan hiç kimse…!
Kelimelerin, harflerin arasında kayıp, kağıtlara, kalemlere dargın; acılı günleri yaşattıkları için!!! Alıp verdiği nefesler soluksuz günleri yaşatıyor sanki… Ağlamanın güzelliğini; sevmeyi, sevilmeyi isteyenlere anlatırken acısı ile burun buruna kalmış bir çaresiz bizimki…
Kaybolmaktan korkup, bulunmaktan daha çok korktu!
Hep hayal etmek istedi, ama düşünmeye cesaret edemedi…
Kafasının içine güvenemedi!
Yalnızlık başa bela, kendi bedeni en büyük kafes insana!!!
Bir beden ki;
Gönül zindana dönmüş, ruh terk etmiş kendisini, müebbet tutuklu bir vicdan, konuşmuyor kimseyle, suskun…! merhametin gözleri kör ağlamaktan, sevgi ve saygı ölüm döşeğinde, can çekişiyor İkisi de. Sadakat ve güven çoktan ölmüş, çürümüş cesetler oracıkta bekliyor. Huzur firar etmiş bedenden “dönmem” diyor “bir daha o zindana”.
Kalp nasır bağlamış, belki de taşlaşmış, beden umurumda mı diyor hâlâ…!
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.